SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

FEDAİLU’S-SAHABE BAHSİ

<< 2442 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

83 - (2442) حدثني الحسن بن علي الحلواني وأبو بكر بن النضر وعبد بن حميد (قال عبد: حدثني. وقال الآخران: حدثنا) يعقوب بن إبراهيم بن سعد. حدثني أبي عن صالح، عن ابن شهاب. أخبرني محمد بن عبدالرحمن بن الحارث بن هشام؛ أن عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم قالت:

 أرسل أزواج النبي صلى الله عليه وسلم فاطمة، بنت رسول الله صلى الله عليه وسلم، إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم. فاستأذنت عليه وهو مضطجع معي في مرطي. فأذن لها. فقالت: يا رسول الله! إن أزواجك أرسلنني إليك يسألنك العدل في ابنة أبي قحافة. وأنا ساكتة. قالت فقال لها رسول الله صلى الله عليه وسلم "أي بنية! ألست تحبين ما أحب؟" فقالت: بلى. قال "فأحبي هذه" قالت، فقامت فاطمة حين سمعت ذلك من رسول الله صلى الله عليه وسلم. فرجعت إلى أزواج النبي صلى الله عليه وسلم فأخبرتهن بالذي قالت. وبالذي قال لها رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقلن لها: ما نراك أغنيت عنا من شيء. فارجعي إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقولي له: إن أزواجك ينشدنك العدل في ابنة أبي قحافة. فقالت فاطمة: والله! لا أكلمه فيها أبدا. قالت عائشة: فأرسل أزواج النبي صلى الله عليه وسلم زينب بنت جحش، زوج النبي صلى الله عليه وسلم، وهي التي كانت تساميني منهن في المنزلة عند رسول الله صلى الله عليه وسلم. ولم أر امرأة قط خيرا في الدين من زينب. وأتقى لله. وأصدق حديثا. وأوصل للرحم. وأعظم صدقة. وأشد ابتذالا لنفسها في العمل الذي تصدق به، وتقرب به إلى الله تعالى. ما عدا سورة من حد كانت فيها. تسرع منها الفيئة. قالت، فاستأذنت على رسول الله صلى الله عليه وسلم. ورسول الله صلى الله عليه وسلم مع عائشة في مرطها. على الحالة التي دخلت فاطمة عليها وهو بها. فأذن لها رسول الله صلى الله عليه وسلم. فقالت: يا رسول الله! إن أزواجك أرسلنني إليك يسألنك العدل في ابنة أبي قحافة. قالت ثم وقعت بي. فاستطالت علي. وأنا أرقب رسول الله صلى الله عليه وسلم، وأرقب طرفه، هل يأذن لي فيها. قالت فلم تبرح زينب حتى عرفت أن رسول الله صلى الله عليه وسلم لا يكره أن أنتصر. قالت فلما وقعت بها لم أنشبها حين أنحيت عليها. قالت فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم وتبسم "إنها ابنة أبي بكر".

 

[ش (العدل في ابنة أبي قحافة) معناه يسألنك التسوية بينهن في محبة القلب. (ينشدنك) أي يسألنك. (تساميني) أي تعادلني وتضاهيني في الحظوة والمنزلة الرفيعة. مأخوذ من السمو. وهو الارتفاع. (سورة) السورة الثوران وعجلة الغضب. (من حد) هكذا هو في معظم النسخ. سورة من حد. وفي بعضها: من حدة. وهي شدة الخلق وثورانه. (الفيئة) الرجوع. ومعنى الكلام أنها كاملة الأوصاف إلا أن فبها شدة خلق وسرعة غضب تسرع منها الرجوع. أي إذا وقع ذلك منها رجعت عنه سريعا، ولا تصر عليه. (ثم وقعت بي) أي نالت مني بالوقيعة في. (لم أنشبها) أي لم أمهلها. (حين) في بعض النسخ حتى، بدل حين. وكلاهما صحيح. ورجح القاضي حين. (أنحيت عليها) أي قصدتها واعتمدتها بالمعارضة].

 

{83}

Bana Hasen b. Ali El-Hulvâni ile Ebû Bekr b. Nadr ve Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Abd: Haddeseni, ötekiler : Haddesenâ tâbrierini kullandılar. (Dedilerki): Bize Ya'kub b. İbrahim b. Sa'd rivâyet etti. (Dediki): Bana babam, Sâlih'den, o da İbni Şihab'dan naklen jivâyet etti.  (Demişki): Bana Muhammed b. Abdirralıman b. Haris b.Hişâm haber verdi ki: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe şunu söylemiş:

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevceleri, Fâtıme binti Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gönderdiler. O da yanına girmek için izin istedi. Kendisi benimle beraber örtünün altında uzanmıştı. Ona izin verdi,  Fâtıme:

 

  Yâ Resûlallah! Zevcelerin beni sana gönderdiler. Senden Ebû Kuhafe'nin kızı hakkında müsavat istiyorlar, dedi. Ben susuyordum. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de ona:

 

«Ey kızcağızım! Sen benim sevdiğimi sevmez misin?» dedi. Fâtıme:

 

  Hay hay! (Severim) dedi.

 

«O halde bunu sev!» buyurdular. Fâtıme Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den bunu işitince kalktı ve Peygamher (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcelerine dönerek onlara kendi söylediğini ve kendisine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in söylediğini haber verdi. Onlar da kendisine şunu söylediler:

 

— Bize hiç bir şey yaptığını görmüyoruz. Hemen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e dön ve ona: Gerçekten zevcelerin Ebû Kuhafe'nin kızı hakkında senden müsavat istiyorlar de! Fâtıme :

 

  Vallahi onun hakkında ben kendisine ebediyyen söz etmem, dedi. Âişe şunları söylemiş:    Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevceleri onun zevcesi Zeyneb binti Cahş'ı gönderdiler. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in katında mertebece onlardan bana rakib olan da bu idi. Din hususunda Zeyneb'den daha hayırlı hiç bir kadın görmedim. Allah'dan onun kadar korkan, onun kadar doğru söyleyen, onun kadar sılayı rahim yapan, ondan çok sadaka veren, verdiği sadakada nefsini onun kadar horlayıp, o amelle Allah Teâlâ'ya yakınlık gösteren yoktu. Ancak mizacındakİ hiddetten nâşi bir kükremesi vardı ki, ondan da çabuk dönerdi. Zeyneb, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girmek için izin istedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) işe Âişe ile beraber onun örtüsünün altında Fâtıme'nin girdiği zamanki halde bulunuyordu. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona da izin verdi. Zeyneb:

 

  Yâ Resûlallah! Zevcelerin beni sana gönderdiler; Ebû Kuhâfe'nin kızı hakkında senden müsavat istiyorlar, dedi. Sonra bana atıp tuttu ve hakkımda sözü uzattı. Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gözetiyor; bana onun hakkında konuşmaya izin verecek mi diye gözüne bakıyordum. Zeyneb devam etti. Nihayet anladım ki, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim kendimi müdafaa etmemi kerih görmeyecek. Zeyneb'e ben atıp tutmaya başlayınca, ona yaptığım hücumda kendisine aman vermedim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gülümseyerek: «Bu Ebû Bekr'in kızıdır!» buyurdular.

 

 

83-م - (2442) حدثنيه محمد بن عبدالله بن قهزاد. قال عبدالله بن عثمان: حدثنيه عن عبدالله بن المبارك، عن يونس، عن الزهري، بهذا الإسناد، مثله في المعنى. غير أنه قال: فلما وقعت بها لم أنشبها أن أثخنتها غلبة.

 

[ش (أثخنتها) أي قمعتها وقهرتها].

 

{m-83}

Bu hadisi bana Muhammed b. Abdillah b. Kuhzâz rivayet elti. Abdullah b. Osman demiş ki: Bana bu hadisi Abdullah b. Mübarek'den, o da Yûnus'dan, o da Zühri'den bu isnadla mânâ itibariyle mislini rivayet etti. Yalnız o şöyle demiştir:

 

«Ona ben atıp tutmaya başladığım vakit kendisine galebe çalarak yenmedikçe aman vermedi.»

 

 

İzah:

Ezvâcı Tâhirat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den sevgi ve kalb muhabbeti hususunda müsavat istiyorlardı. Kasm hususunda yâni yanlarında gecelemek, evlerinin gelirine giderine bakmak ve sâir hususlarda Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) müsavata son derece riâyet ediyordu. Sevgi hususuna, gelince Hz. Âişe'ye karşı hepsinden fazla bir muhabbeti vardı. Ulemâ, muhabbet yada teklif olmadığına ve bu hususda müsavata riâyet lâzım gelmediğine ıcma' etmişlerdir. Çünkü bu­na Allah Teâlâ'dan başka kimsenin kudreti yoktur. Bundan dolayı yalnız fiillerde adalet ve müsavat emrolunmuştur.

 

Sevre: Birdenbire galeyana gelmek, feveran etmektir. Anlaşılıyor ki; Hz. Zeyneb son derece hayırsever, özü sözü doğru, ahlâkı mükemmel bir kadınmış. Yalnız acele kızar, feveran eder, fakat hemen arkacığından sükûnete dönermiş. Burada Hz. Âişe hakkında biraz atıp tuttukdan sonra Âişe (Radiyallahu anha) kendisine mukabelede bulunmuş ve onu iskât etmiştir. Nevevi diyor ki: «Bu hadisde Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in Âişe'ye izin verdiğine veya gözüyle işaret ettiğine delil yoktur. Hattâ buna inanmak da helâl değildir. Çünkü Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e göz işareti yasak edilmiştir. Hadisden anlaşılan yalnız Hz. Âişe'nin kendini müdafaa etmesi ve Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in de ona bir şey dememesidir. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in :

 

«O Ebû Bekr'in kızıdır.» buyurmasının mânâsı ise onun anlayış ve görüş hususundaki kemâline işarettir.»